Nesnelerin interneti yada ‘internet of things’ nedir?
Doksanlı yılların başıydı, teknoloji fuarında bir tanıtımı hatırlıyorum. Siyah fon kartona, alüminyum folyoya, renkli kağıda sarılmış farklı yumurtalar bilgisayara bağlı bir elciğe gösteriliyordu. 480×640 çözünürlüğe sahip renkli ekranın ortasında kocaman ‘YUMURTA’ yazıyordu, hayret bilgisayar yumurtayı görmeden tanıyordu. Bu durum ziyaretçiler tarafından çok sihirli bir durummuş gibi algılanmasını sağlıyordu. Barkod’tan bahsediyorum, bugün hayatımızın bir parçası olan barkod bu şekilde lansman ediliyordu. Son yıllarda yine sihirli bir kavram gündemde ‘nesnelerin interneti’ önce bakalım konu hakkında yapılan tanımlamalar neler?
Amerikan Federal Ticaret Komisyonu :
Nesnelerin İnternet’ini “günlük kullanımımızda olan nesnelerin İnternet’e bağlanıp veri gönderip alması kabiliyeti” olarak tanımlamıştır.
https://tr.wikipedia.org :
‘’Nesnelerin İnternet’i (Internet of Things, kısaca IoT), fiziksel nesnelerin birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağıdır. Nesnelerin tekil anahtar (unique identifier) ile işaretlenerek İnternet altyapısı üzerinden birlikte çalışabilmesi ve bu sayede küçük parçaların toplamından daha büyük değerler oluşturulması öngörülmüştür.‘’
Turkcell Blog:
‘Nesnelerin interneti nedir?’ derseniz ‘’Cihazların birbirleri arasında iletişim kurması mantığına dayanarak kullanıcıların hayatlarını kolaylaştıran bir teknolojidir. ‘’
IBM Türkiye:
‘’Nesnelerin İnterneti, hemen her aygıttan proaktif veri erişimi sağlanmasına yardımcı olur
Nesnelerin İnterneti, nesnelerin diğer nesnelerle etkileşim kurabildiği bir gelişim sürecini temsil eder.‘’
Günümüzde kullandığımız nesnelerde elektronik devre kullanımı giderek artıyor. Bu nesneleri çalıştırmak, kontrol etmek için kullandığımız elektronik devreleri birbiriyle haberleştirip etkileşmelerini sağlarsak bunu da internet veya başka haberleşme teknolojileri kullanarak yapıyorsak işte bu toplam yapıya nesnelerin interneti diyoruz.
Bu ağ sisteminde her türlü elektronik cihaz, mikroişlemciler, bunları birbirine bağlayan elektronik şebekeler nesnelerin internetinin bir parçası oluyor. Aslında bu cihazların internete bağlanması şart değil, RFID (radyo frekansı ile tanımlama), ZigBee, Bluetooth ve benzeri diğer ağ ve başka haberleşme teknolojileri ile de bağlantı sağlanabilir.
Gelelim aydınlatmaya; takip ettiğimiz yapay ışık kaynakları kullanan aydınlatma aygıtlarında seksenlerin ikinci yarısından beri elektronik devreler hızla yar aldı. Aslında biz buna aydınlatma elektroniği diyoruz. Aydınlatma elektroniği sistemleri sayesinde artık her türlü aydınlatma ekipmanını diğer cihazlarla haberleştiririz. Sonuç olarak akıllı şehirler, binalar, evler ve sistemler anıldığında aydınlatma bu sitemlerin içinde olmak zorunda. Bir adım öte akılı şehirlerde aydınlatma geniş bir şebeke ihtiva ettiği için akıllı şehirlerin omurgası formunda rol alıyor. (Akıllı şehirleri daha sonraki yazılarımda ele alacağım)
Tabiiki nesneleri birbirine bağlamak yetmiyor, sistemin akıllı hale gelebilmesi için bağlı cihazlardan, sensörlerden, aldığı bilgileri bir yerde depolanıyor. Depolanmış bu bilgiler toplamı da ‘BigData’ olarak tanımlanıyor. Depolanan bu ham bilgiler doğru bir şekilde işlenerek kullanılabilir hale getirilerek insan yaşamını kolaylaştırmanın ve verimlilik sağlamanın ana hedef olduğunu belirtmeliyim.
Buraya kadar anlattıklarım iyi hoş hayatımızı kolaylaştıracak teknolojiler, ancak diğer taraftan o kadar çok izleniyoruz ki (ya da kayda alınıyoruz) bazen bu rahatsız edici olabiliyor. Bunları espirili bir yaklaşımla önümüzdeki yazımda açıklayacağım. Şimdilik ipucu olsun diye sadece android kullanıcıları için bir linki paylaşıyorum: https://accounts.google.com